Ülkelerin uluslararası camiada saygınlığını belirleyen en önemli faktörlerden birisi o ülkenin savunma sanayisinin gücüdür. Ordu her zaman caydırıcı bir güç unsurudur, güçlü bir orduya sahip olan ülkeler çoğunlukla bu güçlerini kullanmaya gerek duymadan masadan istediğini elde etmiş olarak ayrılırlar. Ancak bir savaş çıkması durumunda o savaşın sürdürülebilirliği yerli savunma sanayinin gücüyle doğru orantılıdır. Kıbrıs Barış Harekatında, savaşın sürdürülebilirliğinin ve dolayısıyla yerli savunma sanayinin önemi anlayan Türkiye bu yolda önemli adımlar attı. O günden bugüne iktidara gelen bütün partilerin belki de tek ortak noktası yerli savunma sanayini geliştirme çabalarıdır. Bir ülkenin askeri gücünü anlamak zordur, stratejik sebeplerden ötürü ordular askeri envanterlerini, ordu kapasitelerini her zaman tam netlikle açıklamazlar. Bizim de Türk Ordusunun askeri gücünü incelemek gibi bir amacımız zaten yok, bu yazımızda Türk Ordusuna değil Türkiye savunma sanayine değineceğiz.
Savunma Sanayinde Yerlilik
Son yıllarda medya organlarında birçok haber duyuyoruz; yerli helikopterin lansmanı yapıldı, milli tank Altay testleri geçti… Bu haberler kısmen doğru olsa da kısmen de abartı ve reklam içeriyorlar. Türkiye; helikopter, füze, tank, uçak gibi büyük boyutlu savaş araçlarını %100 yerli imkanlarla üretecek teknolojiye ne yazık ki henüz sahip değil. Yine de 30 yıl öncesinin Türkiye’sinde benzer üretim çabaları olmadığı için şu an geldiğimiz nokta bir başarı sayılabilir. Tablo, milli tank Altay ve milli helikopter Atak’ın önemli parçalarının menşeini göstermekte.
Tablo 1: Altay Tankı
Tablo2: Atak Helikopteri
Milli tank Altay’ın toplam yerlilik oranı %55 iken, Atak helikopterin de bu oran %60 civarlarında. Altay ve Atak yabancı firmaların lisansı altında üretildiği için bazı ihracat kısıtlamalarına tabiler. Şu an yerli motor üretme teknolojisine sahip olamayan Türkiye, her iki projede de yabancı motorlar kullanmak zorunda kaldı. TÜMOSAN ile yerli motor üretim görüşmeleri yapılsa da kısa vadeli gelecekte %100 Türk üretimi bir motor pek olası gözükmüyor. Ayrıca bir Türk savunma firması olan Kale havacılık Amerikan Pratt & Whitney firmasının ortaklığıyla jet motoru geliştirme sürecine başladı.
Türkiye tank ve helikopterin yanında, yürüttüğü MİLGEM projesiyle birlikte milli savaş gemilerini üretiyor. Sahip olduğumuz tersane kabiliyeti sayesinde, gemi üretiminde yerlilik oranımız daha iyi. Ayrıca gemi tasarımlarının tamamen Türk tasarımcılara ait olması ihracat ve üretimde herhangi bir kısıtlamaya bağlı kalmamamızı sağlıyor. Nitekim MİLGEM sayesinde Türkiye savaş gemisi ihraç etmeye başladı.
Dünya Savunma Sanayileri ve Türkiye
Son 20 yılda Türkiye, savunma sanayi atağına kalkmış olsa da henüz dünya savunma devlerinin gerisindeyiz. TSK’nın ihtiyaçlarının %55’ini yerli imkanlarla karşılayabilen Türk savunma sanayi yaptığı 2014 yılında yaptığı 1.5 milyar dolarlık ihracatla tüm dünyada adından söz ettirmeye başladı. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) raporuna göre Türkiye 2010 – 2014 yılların arasında ilk 20 savunma sanayi ihracatçıları arasında yer aldı. Aşağıdaki tablo SIPRI’nın verilerinden derlenmiştir, yüzdelik değerler dünyadaki toplam savunma sanayi satışının ne kadarlık kısmının o ülke tarafından yapıldığını belirtmektedir.
2009 – 2013 savunma ihracatçıları listesinde kendisine ilk 20 de yer bulamayan Türkiye’nin 2010 – 2014 yılları arasında bu listeye girmesi, yapılan yatırımların sonuç vermeye başladığı gösteriyor. Sürdürülebilir bir savunma sanayi için ihracatın bir zorunluluk olduğu günümüzde Türkiye’nin yapması gereken; üretimde yerli katkıyı olabildiğince artırmak ve motor, dişli sistemleri gibi kritik teknolojilere de önem vermektir.
Silah üretimi her ne kadar ülkemizin geleceğinin teminatı olsa da bu silahları kullanmak zorunda kalmamayı umuyor, güçlü bir Türkiye, savaşsız bir dünya diliyoruz.