Ekonomist Nikolai Kontratiev, Batı’nın sanayiye dayalı bugünkü ekonomik gücünü elde ediş sürecinde bazı büyük dalgalanmalar yaşadığını ifade etmektedir. Sınai ve iktisadi karakteristiği bulunan her bir dalgalanmaya Kontratiev Dalgası ismi verilmekte. 1. dalga; İngiltere’de yaşanan Sanayi Devrimi, ikinci dalga; buhar ve demiryolları devrimi, üçüncü dalga çelik devrimi, 4. dalga ise elektrik, petrol ve otomobil devrimidir. Önceki yazılarımızda birinci ve üçüncü dalgalardan bahsetmiştik (1. dalga, 3. dalga), bu yazımızın konusu ise 4. dalganın bir parçası olan elektrik devrimi olacak.
Elektrik kullanımının yaygınlaşması ve mühendislik kullanımı bir dizi teknolojik gelişmeden sonra gerçekleşmiştir;
- İtalyan bilim adamı Alessandro Volta, 1800’de ilk bataryayı üretti böylelikle elektrik enerjisini transfer etmek mümkün hale geldi
- Michale Faraday, 1831 yılında Royal Society’de verdiği bir konferansta dinamoların çalışma ve manyetik alandan elektrik üretme prensiplerini ortaya çıkardı.
- 1840’larda öncül elektrikli motorlar imal edilmeye başladı.
- Manyeto ve dinamo teknolojilerinin gelişmesiyle 1858 yılında elektrikli aydınlatma ilk defa deniz fenerlerinde kullanılmaya başlandı.
- 1880’lerde karbon flamanlı lambaların icadıyla birlikte elektrikli aydınlatma konutlarda da kullanılabilir hale geldi.
- 1883 yılında İngiltere’de ilk elektrikli tren hizmete girdi ve 1887 – 1900 yılları arasında, elektrikle çalışan Londra Metrosu’nun inşaatı tamamlandı.
Tüm bu gelişmelerin etkisiyle Amerika’da ve Avrupa’da elektrik kullanımı hızla yayılmaya başladı. Aşağıdaki grafikler elektrik kullanımında artan oranları göstermekte.


Elektrifikasyonun Sanayiye Etkisi
Elektrik enerjisinin endüstriyel üretimde ilk göze çarpan etkilerinden birisi elektroliz oldu. Elektroliz yöntemi sayesinde bakır, çinko gibi temel mühendislik malzemeleri çok daha kolay üretilebilir hale geldi. İlk başlarda tahmin edilemese de, elektriğin en büyük getirisi elektroliz değil, elektrik motorlarıydı. Bu motorlar sayesinde fabrika dizaynı ve üretim hızında çok ciddi gelişmeler kaydedildi.
Elektrik enerjisi yaygınlaşana kadar fabrikaların enerji ihtiyacı buharla karşılanıyordu. Buhar makinesinin en büyük avantajı büyük miktarlarda güç üretebilmesidir; ancak bu gücün taşınabilmesi ve parçalara ayrılabilmesi çok zor aynı zamanda oldukça verimsizdir. Bu yüzden birkaç aşamadan oluşan üretimlerde buhar makineleri çok fazla işe yaramıyordu. Elektrik motorları ise istenen kapasite üretilip ihtiyaç duyulan bölgeye kolaylıkla monte edilebiliyordu. General Electric firması sayesinde gelişen elektrik dağıtım teknolojisiyle birlikte, elektrik motorları fabrika kullanımı için oldukça elverişli bir tercih oldu. Buhar makinelerinin yerini elektrik motorlarının almasıyla birlikte seri üretim çok daha hızlandı. Artan verimlilik sayesinde ölçek ekonomisi yakalandı, Avrupa ülkeleri ve ABD, başta otomobil ve metal olmak üzere birer ağır sanayi devi haline geldiler. Ağır sanayinin bu ilerleyişi, günümüzde dahi etkisini sürdüren petrol sanayinin gelişmesine yol açtı. Petrol ve diğer petrokimya ürünlerinde de dünya liderliğini eline geçiren ABD’de, kazandığı bu gücü bugün dahi elinde tutuyor ve tüm dünyada “süper güç” olarak adlandırılıyor.