Küresel ısınmanın başımıza açtığı belalar herkesin malumu, aslında başımıza açtıklarından daha çok açacaklarına odaklanmamız gerekiyor. Şimdilik küresel ısınmanın buzulların erimesi ve mercan adalarının yok olması gibi görece sorunlarıyla muhatap oluyoruz; henüz yıllar sürek kuraklıklar, binlerce insanın yer değiştirmesine ve hatta ölümüne neden olan fırtınalar, kuraklık yüzünden göç eden milyonlarca insanın yarattığı sosyolojik sorunlar dönemine girmedik. Öyle ya da böyle, en kısa zaman içerisinde küresel ısınma sorununu çözmeliyiz bu belki de insanoğlunun bugüne dek insanoğlunun karşılaştığı en büyük sorun.
Küresel ısınmaya karşı en büyük silahımızın güneş enerjisi olduğu düşünülüyor. Peki bu doğru mu? Gerçekten de bu bu enerji türü geleceğimizi kurtarabilir mi? Bizce bu konuda çok iyimser olmamalıyız çünkü temelsiz iyimserlik yerine gerçekçi olmak sonuç odaklı başarılı çözümler üretmemizin ilk adımıdır. Gelin birlikte neden güneş enerjisinin realist bir çözüm olmadığına bakalım.
Verim Düşüklüğünü Çözmek Sorunu Çözmez
Güneş panelleri çok düşük verimlilikle çalışırlar, ortalama bir panelin verimliliği %15 seviyesindedir. Güneş enerjisi destekçileri, bu verimliliğin artmasıyla birlikte güneş panellerinin geleceğin en önemli enerji üreticileri olacağını iddia ediyorlar. Panel verimliliğin artması her ne kadar enerji teknolojileri için önemli olsa da dünyanın enerji sorunu çözecek kadar büyük bir çözüm üretilemez. Şu anda %15 verimlilikle çalışan bir panel metrekare başına yaklaşık 160 watt güç üretir. Güneşten dünyaya gelen ortalama enerji miktarı 240 watt/metrekare dir. Dolayısıyla paneller sonsuz verimliliği ulaşsalar dahi güneşten gelen enerji miktarının çok fazla olmaması bu panellerin üretebilecekleri enerjinin üst sınırını belirliyor. Ayrıca panellerin fazla güneşe maruz kalma nedeniyle oluşan aşırı ısınma sonucu bir noktadan sonra verim kaybı yaşamaya başlamaları, üretebilecekleri enerji miktarını kısıtlayan faktörlerden birisidir.
Dünyanın bazı bölgeleri, öğle saatlerinde 1200 watt/metrekare gibi yüksek miktarlarda güneş alabiliyor. Bu bölgeler, Arabistan, Afrika, Asya ve Amerika’da bulunan çöllerdir. Politik sorunlardan ve enerji taşınması problemlerinden ötürü bütün dünyanın güneş santrallerini bu verimli bölgelere kurması beklenemez.
Türkiye’de en fazla güneş alan bölge olan Konya’da ülkemizin en büyük güneş tarlası bulunmaktadır. 18 megawatt kurulu güce sahip olan bu santral, Türkiye’nin toplam gücünün on binde ikisini oluşturmaktadır. Böylesi bir verimliliğe sahip tesisin Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılaması için yaklaşık olarak Karabük büyüklüğünde bir alanı tamamen panellerle kaplamak gerekiyor. İlk başta bu teknik olarak mümkün gözükse de böylesine büyük bir tesisin işletme maliyetlerini ve zorluklarını düşünün. Ayrıca, güneş enerjisinin en büyük sorunu olan depolama sorunu hala çözülebilmiş değil. Kısacası, eğer ülkenin veya bir şehrin hatta bir apartman dairesinin elektriğini sadece güneşten sağlayacaksanız akşam olunca elektriksiz kalmak zorundasınız.
Peki ya oturup dünyanın yok oluşunu mu izleyeceğiz? Bu kadar da kötümser olmaya gerek yok. Temiz kömür ve temiz nükleer enerjiyle desteklenmiş alternatif enerji kaynakları, atmosferimizi fazla karbondioksitten bizi de küresel ısınmadan kurtarabilir.