Boeing Jetlag Etkisine Savaş Açtı

Boeing’in son jumbo jeti olan Boeing 787 Dreamliner, birçok mühendislik devriminin gerçekleştiği ürün olarak göze çarpıyor. Amerikan uçak firması, 787 ve 777 modellerini geliştirirken uzun süre uçuş sonrası yolcularda oluşan jetlag etkisini ortadan kaldırmayı kendisine hedef seçmiş.

Boeing, bu amacına ulaşabilmek için uçakların gövdelerin alüminyum kullanımını olabildiğince azaltmaya ve bu metalin yerine karbon fiberle güçlendirilmiş polimer malzeme kullanmaya çalışıyor. Polimer malzemeyle uçak üretmek, mühendislik bakımından birçok zorluğu beraberinde getiriyor aynı zamanda, alüminyuma göre hem malzeme fiyatı açısından hem de üretim açısından çok daha pahalı. Boeing’in bunca zahmete ve maliyete katlanmasının altından yatan etmen ise ticari havacılığın en büyük sorunu olan jetlagi ortadan kaldırmak. Peki polimer malzemeler bunu nasıl sağlayacak. Metalin aksine polimerler, metal yorulması adı verilen  deformasyon şekline tabi olmazlar. Metal yorulması basınç ve stress farklarından kaynaklanan ve metalin, ideal ömründen daha önce bozulmasına yol açan bir deformasyon türüdür. Uçak gövdelerinde metal yorulmasını azaltmanın tek yolu kabin iç basıncı ile yaklaşık 20 bin feetteki atmosfer basıncı arasındaki farkı olabildiğince azaltmaktır. Günümüz uçaklarında kabin iç basıncı 8 bin feetteki atmosfer basıncına sabitlenir. Bu değer uçakların alüminyum gövdelerini korumaya yetse de insanlar için çok da ideal şartlar sağlamaz. Baş dönmesi, mide bulanması, halsizlik gibi jetlag etkisine neden olan semptomların birçoğu bu düşük basınçtan kaynaklanır. Dreamliner ve Boeing 777x modelleri ise polimer gövdeleri sayesinde daha yüksek basınca dayanabilirler. Bu uçaklarda 6 bin feet yükseklikteki basınç değeri kullanılıyor.

Basınç Yolcuları Nasıl Etkiler?

Boeing Jetlag Etkisine Savaş Açtı

Yükseklere çıkıldıkça, yani basınç düştükçe, oksijen miktarı önemli ölçüde azalır. Bunun sonucu olarak da vücutta halsizlik, baş dönmesi, mide bulantısı, enerjisizlik ve uyku hali baş gösterir. İşte bu etkilerin bütününe jetlag denir. Dağcılar üzerinde yapılan araştırmalar sonucu, insan vücudunun  6500 feet yükseklikten sonra dağcı hastalığına (nedenleri ve semptomları jetlag ile aynıdır) yakalandığı öğrenildi. 6500 feetin altındaki yüksekliklerde ise insan vücudu, uzun süreler boyunca deniz seviyesindeki metabolik performansını sergileyebiliyor. Dolayısıyla Boeing’in kabin basıncını 6000 feete sabitlemesi, muhtemelen her yolcu üzerinden olumlu sonuçlar yaratacaktır.

Boeing bu sonuçlara ulaşabilmek için  Oklahoma State Üniversitesi ile uzun süreli bir işbirliği yapmış. Üniversite yaptığı açıklamada şu cümlelere yer veriyor:

“Uzun süreli ticari uçuşlar sonra birçok yolcunun, dağcı hastalığına benzer semptomlardan şikayetçi olduğu anlaşıldı. 8 bin feet yükseklikte insan vücudundaki oksijenin yüzde 4 oranında azaldığı tespit edildi. Dehisrasyon, yorgunluk, baş dönmesi gibi semptomlarla ortaya çıkan jetlag etkisini azaltmanın yollarından birisi, yolculuk boyunca kabin iç basıncını artırmaktır.”

Dünyanın en prestijli firmalarından olan Boeing, yolcularına daha konforlu bir seyahat sunabilmek için sadece uçak gövdesinin malzemelerini değiştirmekle yetinmiyor. Şirket aynı zamanda, kabin içi nemi ve havalandırma sistemini de daha fazla konfor elde etmek üzere yeniden dizayn ediyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen isminizi girin